Dr. Bayram Guliyev
Dünya tarihçiliğinde yanlış anlaşılan ve bilimsel çalışmalara yansıyan birçok konu vardır. Bu problemlerden en yaygını “Azerbaycan” ve “İran” coğrafyasının yanlış gösterilmesidir.
İlk defa 5. yüzyıla ait Derbent taşlarına “Azerbaycan” adı kazınmıştır. Bu ad taşlar üzerinde “Burası ve aşağısı Adurbadagan/Azerbaycan” olarak geçmektedir. Bu, Azerbaycan’ın kuzey sınırının Derbent şehri olduğunu gösteriyor. Ancak bu taşlardan Azerbaycan’ın güney sınırını belirlemek mümkün değildir. Bunun için Arapça kaynaklara göz atılmalıdır. Orta Çağ Arap coğrafi eserlerinde müelliflerin Azerbaycan’ı görmemiş olması nedeni ile Azerbaycan sınırlarını net göstermek mümkün değildir. İkinci sebep ise eski Greko-Romen coğrafyacılardan etkilenmiş olmaları ve bu bölgeleri yanlış tanımlamalarıdır. Bu nedenle de bu bölgeler “Arran” ve “Azerbaycan” olarak yansımakta. Ancak bu bölgeyi kendi gözleriyle gören Arap tarihçiler Azerbaycan’ın sınırlarını daha doğru tarif etmektedirler.
yüzyılda yaşamış Ebu Câfer Muhammed bin Cerir et-Taberî “Târihüt-Taberî" adlı eserinde Azerbaycan hakkında daha doğru bilgiler vermektedir: "Acem'in Ateşgahları oradaydı (Azerbaycan'da). Pehlevi dilinde ateşe "ezer" denir. Acem halkının buraya Azerbaycan adını vermesinin nedeni budur. En büyük ateş tapınağı oradadır. (Bölge) Hemedan yanlarından başlar, Zencan ve Eher'ten devam eder ve Derbendi-Hazar'a kadar uzanır. ... Arapçada buna (Derbent
e) al-Bab diyorlar.”
Şimdi de İran’ın hangi bölgeleri kapsadığına bir göz atalım. Orta Çağ kaynaklarının çoğunda “İran” adının geçmediğini belirtmek gerekir. Çok az kaynakta “İran” veya “İranşehr” sözcüğüne rastlanır ki, bu da günümüz İranı kapsamaz. Arap tarihçisi el- Mesudî “Kitâbü
t-tənbih vel-işraf” adlı ecerinde, Acem halkı tarafından merkezi Irak-ı Arap ve Irak-ı Acem'dan bazen "İran" veya "İranşehr" olarak adlandırıldığından bahseder. Arap coğrafyacı Yâkut el-Hamavî'nin "Muʿcemü’l-büldân" adlı eseri ve bu eserin Sefiyyü
d-dîn Abdül-mü
min b. Abdül-hakk el-Bağdâdî tarafından derli toplu hale getirilen “Merasidü
l-IttılaAlâ Esmâi
l-Emkine vel-Bikâ” adlı eserinde "İran" sözcüğü şöyle geçmektedir: "İşte Irak, Fars, El-Cibal ile Horasan
ı birleştiren biladın (şehrin) adıdır İran veya İranşehr. Yine, bu tüm iklimler için ortalama bir iklim.”
Bu eser İran’ın sınırlarını net bir şekilde göstermekte ve Azerbaycan’ın güneyinde bir bölge olduğunu açıkça vurgulamaktadır. Aynı zamanda “İran”, Avrupalıların “Persia” dedikleri Ahameniş imparatorluğunun kapsadığı toprakları kastetmiyordu. Antik Çağ’da bu kavram kullanılsa da Orta Çağ’da dünyanın coğrafyası değişti. Sonuç olarak söylemek mümkün ki, tarih boyu ne İran Azerbaycanın bir parçası olmuştur, ne de Azerbaycan İran
ın. Burada yaranmış devletler ve imparatorlukların İran`a ait edilmesi de yanlış ve bilimsel değildir.