Perviz MEMMEDZADE:
Azerbaycan Cumhuriyeti, sadece coğrafi olarak değil, kültürel ve stratejik açıdan da Türk Dünyası’nın merkezinde yer alır. Türk Dünyası, tarih boyunca farklı coğrafyalara dağılmış, ortak bir dil, kültür ve medeniyet çerçevesinde şekillenmiş halkları kapsar. Bu bağlamda Azerbaycan, tarihsel ve modern bir rol üstlenerek bu büyük medeniyetin “çırpınan kalbi” ve “düşünen beyni” olmuştur.
Tarihsel Bağlam: Ortak Mirasın Koruyucusu Azerbaycan
Azerbaycan’ın Türk Dünyası içerisindeki rolünü anlamak için öncelikle tarihsel süreçteki yerini ele almak gerekir. Azerbaycan toprakları, binlerce yıl boyunca farklı Türk boylarının geçiş güzergahı olmuş, burada medeniyet kurmuş ve güçlenmiştir. Karakoyunlu ve Akkoyunlu gibi Türk devletleri, Azerbaycan’ı bir merkez olarak benimsemiş, bölgede hem askeri hem de kültürel bir egemenlik kurmuşlardır. Özellikle 15. yüzyılda Safeviler döneminde Azerbaycan, Türk kültürünün, dilinin ve İslam’ın önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Azerbaycan halkının kültürel ve sanatsal üretimi, Türk Dünyası’nın bir bütün olarak yaşatılmasında büyük bir rol oynamıştır. Şair ve düşünürler bu topraklarda yetişmiş, eserleri tüm Türk dünyasına ilham olmuştur. Özellikle büyük şair Nizami Gencevi ve Fuzuli gibi isimler, Azerbaycan’ı sadece bölgesel değil, aynı zamanda evrensel bir kültür merkezi yapmışlardır.
Azerbaycan’ın Modern Çağda Yükselen Rolü
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1991’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan, kısa sürede Türk Dünyası’nda yeniden önemli bir aktör haline gelmiştir. Bağımsızlık sonrası, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politikasının önemli bir unsuru, Türk Dünyası ile ilişkileri geliştirmek olmuştur. Özellikle 1992’de kurulan Türk Devletleri Teşkilatı, bu bağların resmi bir temele oturtulmasında önemli bir adım olmuştur.
Azerbaycan’ın Türk Dünyası’ndaki “çırpınan kalp” olarak anılması, bu ülkenin zorlu jeopolitik şartlar altında gösterdiği direnci ve bölgedeki Türk milletleri için bir umut ve güç kaynağı olmasından kaynaklanır. Azerbaycan, 1990’lı yılların başında Ermenistan ile yaşadığı Dağlık Karabağ Savaşı’nda büyük acılar yaşamış ve topraklarının bir kısmını kaybetmiştir. Ancak 2020’de gerçekleştirilen İkinci Karabağ Savaşı, Azerbaycan’ın askeri ve diplomatik alanda kazandığı büyük bir zaferdir. Bu savaştan galip çıkan Azerbaycan, Türk Dünyası’na bir birlik ve dayanışma sembolü olarak kendini yeniden konumlandırmıştır.
Jeopolitik Rol: Enerji ve Diplomasi Merkezi
Azerbaycan, sadece kültürel ve tarihsel bağlarıyla değil, aynı zamanda jeopolitik rolüyle de Türk Dünyası’nın “düşünen beyni” olmuştur. Hazar Denizi’ne kıyısı olan bu enerji zengini ülke, sahip olduğu doğal gaz ve petrol rezervleri sayesinde hem bölgesel hem de küresel enerji politikalarının merkezinde yer alır. Azerbaycan’ın, Türkiye üzerinden Avrupa’ya enerji transferini sağlayan projelerdeki rolü, onu bölgesel güçlerin rekabet ettiği bir merkez haline getirmiştir.
Özellikle TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi) ve BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı) gibi projeler, Azerbaycan’ı sadece enerji kaynaklarıyla sınırlı olmayan bir stratejik oyuncu yapmaktadır. Bu projeler, Azerbaycan’ın Türk Dünyası ile ekonomik entegrasyonunu pekiştirirken, aynı zamanda Avrupa enerji güvenliğinde de kilit rol oynar hale getirmiştir. Azerbaycan, bu enerji hatlarıyla Türkiye’nin enerji geçişinde bir köprü olmasını sağlamış ve Türk Dünyası’nın ekonomik bağımsızlığına önemli katkıda bulunmuştur.
Ayrıca, Azerbaycan’ın Türk Dünyası’nın diğer ülkeleriyle geliştirdiği çok taraflı diplomasi, ortak politikalar üretme ve bölgesel iş birliği gibi alanlarda da kendini göstermektedir. Türk Devletleri Teşkilatı kapsamında Azerbaycan, kültürel, ekonomik ve siyasi entegrasyonu teşvik eden projelere liderlik etmektedir. Bu bağlamda Azerbaycan, Türk Dünyası’nın ortak aklını ve vizyonunu şekillendiren bir ülke olarak öne çıkmaktadır.
Eğitim ve Kültürel Bağlar
Azerbaycan’ın Türk Dünyası’ndaki rolü, sadece enerji ve diplomasi ile sınırlı kalmamaktadır. Eğitim ve kültürel alandaki iş birliği, Azerbaycan’ın “düşünen beyin” olarak nitelendirilmesinin bir başka sebebidir. Özellikle Türk Dünyası’nda ortak bir dil ve kültürün yaşatılması için Azerbaycan önemli adımlar atmaktadır. Bakü’de bulunan çeşitli üniversiteler ve kültürel kurumlar, Türk Dünyası’nın genç nesillerine eğitim ve araştırma fırsatları sunmaktadır. Azerbaycan’da eğitim alan çok sayıda Türk öğrenci, bu ülkede hem modern bilimlerle tanışmakta hem de ortak Türk kültürünü yaşamaktadır.
Aynı şekilde, Azerbaycan’ın kültürel diplomasi alanında Türk Dünyası için geliştirdiği projeler, ülkeler arası kültürel bağları güçlendirmektedir. Türk Dünyası Kültür Başkenti programları, dil ve edebiyat festivalleri, müzik etkinlikleri ve ortak tarih konferansları bu bağlamda önemli faaliyetler arasında yer almaktadır. Azerbaycan, bu tür organizasyonlar aracılığıyla Türk Dünyası’nın kültürel zenginliğini korumaya ve gelecek nesillere aktarmaya yönelik çalışmalar yürütmektedir.
Azerbaycan’ın Önemi ve Gelecek Vizyonu
Sonuç olarak, Azerbaycan Cumhuriyeti, Türk Dünyası’nın hem çırpınan kalbi hem de düşünen beyni olarak önemli bir rol oynamaktadır. Tarihsel mirası, kültürel zenginliği, jeopolitik stratejileri ve enerjisiyle Azerbaycan, Türk Dünyası’nın merkez ülkelerinden biri olmayı sürdürmektedir. Gelecekte de bu ülkenin, Türk Dünyası’nın siyasi ve ekonomik bütünleşmesinde, kültürel birliğinde ve ortak vizyon üretiminde kritik rol oynamaya devam edeceği açıktır.
Azerbaycan’ın modern başarıları, Türk Dünyası’nın dayanışma ve güç birliği ile daha da gelişeceğinin bir kanıtıdır. Azerbaycan, bu vizyon doğrultusunda Türk Dünyası’nın birliğini güçlendiren bir lider ve ilham kaynağı olmaya devam edecektir.