AZERBAYCAN’IN BRICS’E KATILIMI VE GÜNEY KAFKASYA’DAKİ JEOPOLİTİK ETKİSİ

Tuba ÇEBİ (UDİAD derneği Başkanı):


BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkelerinin bir araya gelmesi ile kurulan ve her geçen yıl etki alanının arttıran önemli bir oluşumdur.  BRICS, dünyanın en büyük gelişmekte olan ekonomilerini bir araya getiren ve küresel siyasette, ticarette ve finansal iş birliğinde giderek daha önemli bir rol oynayan bir platformdur. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan bu grup, uluslararası düzenin çok kutuplu bir yapıya evrilmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

BRICS ülkeleri, ekonomik büyüme, enerji kaynakları, altyapı yatırımları ve küresel ticaret gibi alanlarda ortak faydalar etrafında birleşirken, aynı zamanda Batı merkezli kurumlara bir denge unsuru olarak hareket etmektedir. Rusya öncülüğünde başlatılan bu oluşum 16 Mayıs 2008’de tarihinde Rusya’nın Yekaterinburg şehrinde düzenlenen toplantı sonrası küresel kalkınma konularına ilişkin ortak duruşları yansıtan bir Ortak Bildiri yayınlanmıştır. Batı eksenin tek kutuplu dünya düzeni doğrultusunda şekillenen küresel politikaların üretildiği sisteme karşı müstakil bir alan açma konusunda hem fikir olduklarını belirten BRICS ülkeleri 16 Haziran 2009’da Yekaterinburg’da ilk BRIC Zirvesi düzenlenmiştir. Zirve’de yayınlanan ortak bildiride BRIC’in bu ülkeler arasında ‘diyalog ve iş birliğini kademeli, proaktif, pragmatik, açık ve şeffaf bir şekilde teşvik etme’ amacı ifade edilmiştir.  BRICS ülkeleri, son olarak Ağustos 2023’te Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde düzenlenen zirvede, genişleme kararı olarak Arjantin, Etiyopya, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin olduğu altı ülkeyi üyeliğe davet etmiştir. Bu daveti Arjantin’in dışındaki ülkeler kabul ederek etmiş, BRICS, 10 üyeli bir topluluk haline gelmişti.

BRICS ülkeleri politik ve iktisadi birçok konuda ortak bir duruş sergilemişlerdir; Libya, Suriye ve Afganistan sorunları ile İran nükleer programı gibi bazı bölgesel sorunlar üzerinde ortak bir duruş belirlemiştir. Bu durum, Avrupa Birliği (AB) gibi ortak bir zeminde politika üretebilme yetisini kazanmak için örgütsel bir zihin oluşturmaya yönelik önemli bir adımdır. Bununla birlikte meselelerde ortak politika geliştirmeleri, Batı hegemonyasına ve özellikle de ABD’nin tek taraflı politikalarına karşı alternatif bir güç dengesi oluşturma amacı taşıdığı şeklinde de değerlendirilebilir. BRICS ülkelerinin belirli bölgesel ve küresel sorunlar üzerinde ortak bir duruş sergilemesi, bu bloğun küresel politik ve ekonomik sistemde etkili bir aktör olarak kendini konumlandırma çabasını gösterdiği açıktır. Ancak BRICS’in yapısal olarak AB gibi henüz kurumsal bir çerçeveye sahip olmadığı unutulmamalıdır.  Yine de BRICS’in bu yöndeki adımları, çok kutuplu dünya düzeninin bir parçası olarak Batı merkezli uluslararası sistemden daha bağımsız politikalar üretme potansiyelini ortaya koyması açısından kritik bir kurumsal işleve sahiptir. Ancak AB’nin aksine, BRICS henüz bir ortak güvenlik politikası ya da ekonomik entegrasyon düzeyi geliştirmiş değildir. Dolayısıyla BRICS’in ortak duruşları, daha çok pragmatik ve konuya özel iş birlikleri olarak değerlendirilebilir. BRICS’in ekonomik yönü, bu bloğun küresel ekonomide etkili bir oyuncu olma potansiyelini yansıtırken, ekonomik iş birliği düzeyleri ve yapılandırması da AB’den oldukça farklıdır. AB, tek bir ekonomik pazar ve ortak bir para birimi (Euro) gibi derin entegrasyon mekanizmalarına sahipken, BRICS ülkeleri arasında böyle bir entegrasyon yoktur. Ancak BRICS, özellikle ticaret ve yatırım ilişkilerini güçlendirmek, dolara olan bağımlılığı azaltmak ve alternatif finansal yapılar oluşturmak amacıyla ekonomik iş birliğini geliştirmeye çalışmaktadır. 2014’te kurulan BRICS Kalkınma Bankası, Batı bloğunun ekonomik bağımsızlığını ve iş birliğini destekleyen önemli bir girişimdir. Banka, BRICS ülkelerine ve diğer gelişmekte olan ülkelere altyapı yatırımları için finansman sağlamakta ve Batı merkezli uluslararası finansal kuruluşlara (IMF, Dünya Bankası) bir alternatif sunmaktadır. BRICS ülkeleri, doların küresel ticaret ve finans sistemindeki hegemonyasını dengelemek amacıyla kendi para birimleri üzerinden ticareti teşvik etme çabalarına önem vermektedir. Bu durum, döviz kurları üzerindeki baskıyı hafifletme ve dolara bağımlılığı azaltma çabalarının bir parçası olduğu açıktır.

Azerbaycan BRICS’e katılım için başvuruda bulundu

Azerbaycan’ın BRICS’e katılım senaryosuna bakıldığında, bu durumun bölgesel dengeleri değiştirme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Bu dengeleri değerlendirirken Ermenistan’ın ABD ve AB ile ilişkilerindeki stratejik hamleler de göz önünde bulundurulmak zorundadır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de 18-19 Ağustos 2024 tarihindeki Azerbaycan’a resmi ziyareti de bu denge arayışından kaynaklanan bir ziyaret olarak değerlendirebilmek mümkündür. II. Karabağ Savaşı ve Azerbaycan’ın 19-20 Eylül 2023’de Karabağ’da gerçekleştirdiği antiterör operasyonu sonrası Karabağ’da bulunan Rus Barış Güçleri’nin sorunsuz geri çekilmesi de Azerbaycan’ın bölgedeki hakimiyetinin en önemli göstergesi olmuştur. Bu nedenle yeni jeopolitik gerçeklikle birlikte Ermenistan’ın Batı bloğuna yakın politika izlemesi de Azerbaycan’ın BRICS’e katılımı için önemli bir faktördür. Rusya, BRICS’in kurucusu ve en önemli üyelerinden biri olduğu için Azerbaycan’ın BRICS’e katılımı, Rusya ile ilişkilerinde ekonomik ve siyasi bir denge unsuru olabilir. Bununla birlikte Batı bloğunun etkisini Güney Kafkasya’ya çekmek isteyen Ermenistan’a yönelik de benzer şekilde denge faktörü sağlayacak bir girişim olabilir. Bakü’de Aliyev ile ortak bir açıklama yapan Putin, “Rusya’nın da başta Ukrayna olmak üzere krizlerle karşı karşıya olduğu herkes tarafından biliniyor. Ancak Rusya’nın son yıllarda bile Güney Kafkasya’daki olaylara tarihsel olarak müdahil olması, şüphesiz tarafların ihtiyaç duyduğu yerlerde bizim de yer almamızı gerekli kılıyor.” şeklinde açıklamada bulunmuştu. Rusya, tarihsel bağları da referans göstererek Güney Kafkasya’daki etkisini sürdürme politikasını izlediği açıktır. Ermenistan’ın Batı bloğuna eksenin yürüttüğü politikalara karşı, Rusya’nın Azerbaycan ile ilişkileri ve Azerbaycan’ın BRICS’e katılımı bölgede denge politikasını tesis edecek olsa da Azerbaycan’ın BRICS’e katılması iktisadi açıdan büyük önem taşımaktadır. Putin’in Azerbaycan ziyareti kapsamında masada olan konulardan biri de ekonomi ve enerji meselesi oldu. Rus gazının Azerbaycan üzerinden Avrupa’ya taşınması, Rus ekonomisine katkı sağlayacakken Azerbaycan’ın ihraç ettiği doğalgaz kapasitesi de artacaktır.

Putin’in Bakü ziyareti kapsamında yapılan görüşmelerde Azerbaycan’ın BRICS başvurusunun Ekim 2024’te Kazan’da yapılacak BRICS zirvesinde değerlendirilebileceğini ve birliğe katılımına ilişkin karar alınabileceği konuşuldu ve Putin Aliyev’i Kazan toplantısına davet etti. Putin, Ukrayna’daki eylemleri nedeniyle Moskova’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle küresel pazarlara erişmek için Azerbaycan gibi ülkelere giderek daha fazla bağımlı hale geliyor. Bu açıdan Azerbaycan BRICS’in öncelikli ortakları listesinde önemli bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır.

Rusya için Azerbaycan Güney Kafkasya bölgesinde, önemli bir aktör durumda. Azerbaycan’ın bölgesel açıdan çok taraflı iş birliği olasılığının artırılması ve değişen bölgesel dinamikleri dengeleme açısından BRICS’e katılımı faydalı olması beklenmektedir. Ermenistan’ın AB üyeliği planları, Azerbaycan’ın BRICS’e yönelmesine katkıda bulanacak bir unsur olabilir. Ermenistan’ın AB’ye katılımı, Batı ile olan bağlarını güçlendireceği için Azerbaycan, BRICS’e katılarak kendi stratejik pozisyonunu sağlamlaştırabilir. Ermenistan, AB üyeliği ile Batı dünyasıyla daha sıkı bağlar kurmaya çalışırken, Azerbaycan BRICS sayesinde Doğu’nun ve özellikle Rusya, Çin gibi güçlerin desteğini arkasına alabilir. Bu durum, Güney Kafkasya’da yeni bir jeopolitik denge yaratması muhtemeldir. Eğer Ermenistan AB’ye katılırsa, bu Azerbaycan üzerindeki Batı baskısını artırabilir. AB, Ermenistan ile ilişkilerini derinleştirirken, Azerbaycan’ın BRICS içindeki konumu, Batı’nın etkisini dengeleme amacı taşıyabilir. Bu süreç, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerilimi artırabilir. Azerbaycan, BRICS’teki konumunu kullanarak Ermenistan karşısında daha güçlü bir müzakere pozisyonuna sahip olabilir. Ancak, bölgedeki barış ve istikrarı sağlamada her iki tarafın da dengeli bir dış politika izlemesi gerekecektir.

Social media

Bize mesaj gönder

Scroll to Top