TÜRKİYE’DEKİ İRANLI GÖÇMENLER; RÜYA VE GERÇEK ARASINDA

Dr. Hamid ŞEHANEGİ:

Son yıllarda İranlıların Türkiye’ye göçü belirgin ve artan bir eğilim haline gelmiştir. Bu göçler, özellikle genç nesil İranlılar arasında çeşitli motivasyonlarla gerçekleşmektedir. İran’daki ekonomik ve sosyal krizlerden Türkiye’nin kültürel ve ekonomik cazibesine kadar tüm bu faktörler, bu ülkeyi İranlılar için popüler bir hedef haline getirmiştir. Ancak, bu göçmenler Türkiye’deki yaşamla yüzleşirken belirli zorluklarla karşılaşmaktadır.

İranlıların Türkiye’ye göçü son on yılda dikkate değer bir seyir izlemiştir. Coğrafi ve kültürel konumu nedeniyle Türkiye, İranlılar için popüler bir göç destinasyonu haline gelmiştir. Bu süreçte özellikle ekonomik ve sosyal faktörler bu eğilimi büyük ölçüde etkilemiştir. 

İranlıların Türkiye’ye göç etmesinin en önemli nedenleri arasında İran’daki ekonomik ve geçim krizleri sayılabilir. Artan ekonomik baskılar, yüksek enflasyon, işsizlik ve ulusal para biriminin değer kaybetmesi, birçok İranlının yurt dışında mali durumlarını iyileştirme fırsatı aramasına neden olmuştur. Bu bağlamda, Türkiye nispeten daha iyi ekonomik koşulları nedeniyle uygun bir hedef haline gelmiştir. 

Ayrıca, İran’daki sosyal ve siyasi baskılar da bazı İranlıların daha fazla bireysel özgürlük, farklı bir kültürel ortam ve daha açık bir toplumda yaşamak istemelerine yol açmıştır. Türkiye, özellikle İran’ın kapalı sosyal koşullarından mustarip olanlar için nispeten cazip bir alternatif olarak görülmektedir. 

Türkiye’deki yeni nesil İranlı göçmenler çoğunlukla daha iyi bir yaşam arayışındaki gençlerden oluşmaktadır. Bu grup genellikle İran toplumunun eğitimli ve orta sınıfına mensuptur. Birçoğu İran’da çeşitli alanlarda eğitim görmüş ve mesleki ve ekonomik durumlarını iyileştirmek amacıyla Türkiye’ye göç etmiştir.  Bu göçmenlerin yaş ortalaması yaklaşık 20 ila 40 arasındadır. Birçoğu lisans, yüksek lisans ve hatta doktora derecelerine sahiptir. Bu grupta yaygın meslekler arasında dijital pazarlama, grafik tasarım, programlama, çeviri ve Farsça veya İngilizce öğretmenliği bulunmaktadır. Bu göçmenlerin yanı sıra, bazı İranlılar da sanatçı, kültürel ve sosyal aktivist olarak Türkiye’de yaşamaktadır. 

Birçok İranlı göçmenin Türkiye’ye göç rüyası, daha iyi bir yaşama ulaşmaktır. Birçoğu için Türkiye, Avrupa ve Amerika gibi daha gelişmiş ülkelere açılan bir sıçrama tahtası olarak görülmektedir. Türkiye’de yaşayarak daha iyi ekonomik fırsatlardan yararlanmayı, daha fazla sosyal ve kültürel özgürlüğe ulaşmayı ve daha modern ve istikrarlı bir yaşam sürmeyi ummaktadırlar. Sosyal ve psikolojik güvenlik arzusu, uygun iş fırsatlarına ulaşma ve İran’ın kısıtlayıcı ortamından kaçış, İranlı göçmenleri Türkiye’ye çeken en önemli motivasyonlar arasındadır. Bu rüyada Türkiye, hem geçici bir hedef hem de bir tür özgürlük ve nispi refah deneyimi için bir mekan olarak hayal edilmektedir. 

Pratikte ise bu rüyalar, birçok İranlı göçmenin Türkiye’de karşılaştığı sert gerçeklerle yüzleşmektedir. İranlı göçmenlerin Türkiye’deki en temel sorunlarından biri, ikamet durumlarının istikrarsız olmasıdır. Birçok göçmen bir yıllık veya kısa süreli ikamet izinleriyle yaşamakta ve bu izinlerin uzatılması her zaman belirsizlik ve zorluklarla doludur. Bu yasal belirsizlik, bireylerin psikolojisi ve sosyal koşulları üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. 

İranlı göçmenlerin Türkiye’de karşılaştığı diğer sorunlar arasında sosyal ayrımcılık sayılabilir. Yabancı göçmenlere ve özellikle İranlılara yönelik olumsuz bakışlar, bazı durumlarda onlar arasında sosyal izolasyon ve güvensizlik hissi yaratmaktadır. Bazı Türk vatandaşlarının hâlâ İranlılara karşı olumsuz tutumlar sergilediği koşullarda, İranlı göçmenler bu olumsuz ve ayrımcı bakışlara maruz kalmaktadır. 

Türkiye’nin ekonomik krizi de birçok İranlı göçmenin yaşamını zorlaştırmıştır. Yüksek enflasyon, liranın değer kaybetmesi ve yaşam maliyetlerinin artması, birçok göçmenin istihdam edilmiş olsalar bile Türkiye’de yaşamalarını ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır.  İranlı göçmenlerin Türkiye’de karşılaştığı en önemli zorluklardan biri, kimlik krizi ve kültürel aidiyetsizliktir. Bu bireyler sadece ikamet kriziyle değil, aynı zamanda kültürel kimlik kriziyle de yüzleşmektedir. İki kültür, iki dil ve iki sosyal ortam arasında sıkışıp kalmışlardır. Bir yandan ne “Türk” olarak kabul edilmekte ne de tamamen İran’a aidiyet hissetmektedirler. 

Aslında, Türkiye’deki birçok İranlı göçmen yaşam tarzlarını ve kültürel kimliklerini değiştirmekte, ancak yine de İran kültürel köklerini korumaktadır. Bu İran ve Türk kimliği arasındaki gerilim, göçmenlerin yeni bir kimlik ve bir tür kültürel orta yol aradığı bir kültürel aidiyetsizlik yaratmıştır. 

Tüm zorluklara rağmen, Türkiye’deki yeni nesil İranlı göçmenler yaratıcılık ve dayanıklılıklarını kullanarak yeni koşullara uyum sağlamanın yollarını bulmuşlardır. En önemli yöntemlerinden biri ağ oluşturmadır. Birçok İranlı göçmen, Telegram ve Instagram gibi sosyal ağları kullanarak birbirleri için bilgi, iş fırsatları ve psikolojik destek sağlamayı başarmıştır. 

Ayrıca, birçok İranlı göçmen kafe, galeri ve çeşitli start-up’lar gibi küçük işletmeler kurarak kendilerine bir alan yaratabilmiştir. Aynı zamanda, serbest çalışma piyasasında, özellikle dijital ve dil alanlarında etkin bir şekilde yer almaları, bu göçmen neslin bir şekilde bağımsız ve yaratıcı olmasını sağlamıştır. 

Bireysel çabalara rağmen, yasal sorunlar ve yetersiz konsolosluk desteği hâlâ İranlı göçmenler için ciddi zorluklar oluşturmaktadır. İkamet yasalarındaki dalgalanmalar, ani siyasi kararlar ve daimi ikamet izni alamama, birçok İranlı göçmenin geleceğini belirsizliğe sürüklemektedir. Bu göçmenlerin geleceği büyük ölçüde Türkiye ve İran’daki siyasi ve yasal değişikliklere bağlıdır. Göçmenler ve daimi ikamet konusundaki devlet kararları, bu grubun yaşamını kökten değiştirebilir. 

Türkiye’deki yeni nesil İranlı göçmenler, iki dünya arasında kalmış bir nesildir; ne tamamen köklerinden kopmuş ne de tamamen yerleşmişlerdir. Türkiye’de daha iyi bir yaşam rüyası, birçok durumda ayrımcılık, istikrarsızlık ve izolasyon gibi sert gerçeklerle karşılaşmaktadır. Ancak, bu nesil kültürel ve eğitimsel sermayelerini kullanarak yaşamlarını sürdürmek ve başarılı olmak için nispeten istikrarlı bir alan yaratabilmiştir. Bu nesil, 21. yüzyılda İran göçünün yeni bir yüzünü temsil etmektedir; kültürel, ağ merkezli ve rüya ile gerçek arasında yeni bir kimlik arayışında olan bir göç.

Bize mesaj gönder

Scroll to Top